Sohbet Girişi
Kategoriler
Eski Türkler Müslümanlıktan önce, Güneş, Ay ve yıldızdan olan Gök Tanrı’ya taparlardı.Bu Tanrı’ya “Ülgen” derlerdi. Şaman dini dediğimiz bu din Türklerin Hun ve Göktürk İmparatorluklarını kurdukları sıralarda pek yaygındı. Eski Türkler güzelliğin, aydınlığın, bereketin ve bütün varlıkların yaratıcısı kabul ettikleri Gök Tanrı’nın simgesi olan Güneşi kutsal saymışlar, ona Gün Ana, Ay’a da Gün Ata adını vermişlerdi. Şamanlığa göre gökyüzü 17 tabaka, yer altı ise 14 tabakadan oluşuyordu. İnanışlarına göre gök tabakaları aydınlıktı iyilik, güzellik, mutluluk gök tabakalarından geliyordu. Yani Cennet oradaydı. Yer tabakaları ise karanlıktı. Kötülük, çirkinlik, mutsuzluk ve ihanet yer tabakasında idi. Cehennem yer tabakalarında bulunuyordu. Güneş ve Ay kötü ruhlarla savaşıyordu. Bu kötü ruhlar bazen Güneşi ve Ay’ı tutarlardı. Böylece Güneş ve Ay tutulmaları meydana geliyordu. O zaman Şamanlar bağırarak, gürültü çıkararak, davul çalarak ve dans ederek ayin yaparlar, tutulan Ay’ı kurtarmaya çalışırlardı. Ayrıca gök gürlediği zaman ok atar, yıldırım düşen yerlere gidip orada tören düzenlerlerdi. Bugün Anadolu’nun bazı köylerinde Ay tutulduğu zaman köylülerin davul çalmaları, silah atmaları tâ o zamandan kalan bir gelenektir. Tabi artık Ay’ı tutan canavarı ve kötü ruhları kovmak için değil, Ay tutulmasını herkese duyurabilmek için çalıyorlar. Altay Şamanları iyiliği, milletin yüceliğini ve mutluluğunu Ülgen‘den (Gök Tanrı’dan) diler ve şöyle dua ederlerdi: “Bu aylı güneşli Ayaz (parlak) kâanımız, ağaçlı, taşlı altayımız! Bizi ağaltma, yalvartma! günahımız çoktur. Altay kutayımız diye yalvarıyoruz. Kuvvetimiz çoğalacak mı? Ölümsüz hayat, sönmeyecek ocak diliyoruz! Sana çok yalvarıyoruz….”
Kategoriler