Sohbet Girişi
Kategoriler
Jüpiter, gezegenlerin devi, Güneş ailesinin en büyük gezegendir. Kütlesi, Güneş sistemindeki bütün gezegenlerin, uyduların, asteroidlerin, toz ve gaz bulutlarının toplamından fazladır. Jüpiter ve Güneş, sistemin %99,9’unu oluşturur. Dünya oluşurken üzerindeki hidrojen ve helyum gibi hafif elemanlarını süratle kaybetmiştir. Çünkü yerin çekim kuvveti çok hareketli olan bu atomları topluca muhafaza etmeye yetmemiş ve bunlar dünyamızdan kurtulmuştur. Fakat, Jüpiter oluşma sırasındaki elemanlarını muhafaza edebilmiştir. Bunun için asıl kütlesi hidrojen ve helyumdan oluşan bir gaz kümesidir. Ama amonyak ve metan da bulunmaktadır. Yapısının bu özelliği yüzünden hafiftir. dünyadan teleskopla bakıldığı zaman atmosferin dıştaki yüzeyi görülür. Modern gözlem araçları ise gezegenin üzerinde ve Ekvator’una paralel açık ve koyu bantları net olarak göstermektedir. Jüpiter hakkında tamamlayıcı son bilgileri, Mart 1979’da bu gezegenin çok yakınına sokulan Voyager-1 verdi ve bu bilgiler astronomları şaşırttı. 1973 ve 1974 yıllarında Jüpiter çevresinde yörünge uçuşu yapan pioneer-10 ve Poineer-11 de ayrıntılı resimler göndermişti, ama bunlar, 1979 da Voyager-1’in gönderdiği bilgiler yanında yetersiz kalıyordu. Jüpiter, sıvı bir gezegendir, fakat çekirdeğinin kaya olduğu sanılıyor. İki kutbu basık olan gezegenin kendi etrafında çok hızlı dönmesinden ileri geliyor. Ekseni etrafındaki dönüş hızı, Dünyanın dönüş hızından 25 kat fazladır. Bu yüzden merkezkaç (santrifüj kuvveti de büyüktür. Ekvator kesiminde eksen dönüşünü 9 saat 55 dakika 30 saniyede tamamlar. Gezegenin üzerinde gözlenen küçük lekeler bir hafta ile bir ay içerisinde görünüm değiştirmekte. Buna karşılık büyük kırmızı band sabit görülüyor. Bu band uzunluğu 40.000, genişliği 13.000 km. olan bir oval şeklindedir. Bunun, Jüpiter atmosferinden alev püskürmelerinden ve siklonlardan ileri geldiği düşünülüyor. Atmosferin 1.000 km aşağısında basınç o kadar kuvvetlidir ki, Bu basınçta hidrojen sıvılaşıyor.
Voyager serisinden uyduların gönderdiği verilere göre, Jüpiter Güneş’ten aldığı enerjinin 3 katını geri vermektedir ki, bu gezegen de bir iç sıvı olduğunu düşündürmektedir. İçeriden dışarı doğru çıkan ısı akıntısı gezegenin atmosferini ısıtmaktadır. Jüpiter deki manyetik alanın Dünyadaki manyetik alana göre çok daha fazla olduğu anlaşılmaktadır. Gezegenin iç ısı ile dışındaki ısı arasındaki itmeler atmosfer tabakasında devamlı bir hareketle, akıma sebep oluyor.
Jüpiter’in de Halkası Var
Voyager-1 1979′ kadar bilinmeyen bir özelliğini daha ortaya çıkardı. Bu özellik Satürn’de olduğu gibi Jüpiter’in çevresinde de bir halkasının bulunması idi. Fakat, bu halka Satürn’deki gibi belirgin değildi. Jüpiter’in çapı 142.000 km. Güneş‘e olan uzaklığı 778.300.000 km.’dir Güneş etrafındaki dönüşünü 11,9 Dünya yılında tamamlamaktadır. Güneşten bu kadar uzak olmasına rağmen kütlesinin ve atmosferinin özelliklerinden dolayı yüzeyindeki ısı ortalama +150 derecedir. Jüpiter devinin son bulunanlarla birlikte 63 uydusu var. Jüpiter uydularından dördü, 1610 yılında Galile tarafından keşfedilmişti. Basit bir teleskopla görülebilecek kadar büyük olan bu uydular İo, Europa, Ganymede ve Callisto adları verildi. Bunlardan üçü bizim Ay’dan daha büyüktür. Ganymede ve Callisto uydularının çapları Merkür gezegeninin çapını da geçer.
Yazar: HAKANIM
Görüntüleme: 316 defa
Kategori: Bilim ve Teknoloji, Genel, Uzay
Yayınlanma Tarihi: 15 Şubat 2014
Kategoriler